Blog
Blog

Sorgulamanın Gücü ve Bilginin Yolculuğu

Aşağı kaydırın
Rafet ÇAĞLAR
Rafet ÇAĞLAR
Yazmak
  • Şehir:
    İstanbul | Ankara
  • Mobil:
    0552 224 55 00

25 Şubat 2025

10:51

Rafet ÇAĞLAR

İnsan aklı, soru sorduğu sürece aydınlanır. Bilgi, öğrenme sürecinin bir sonucudur ama onu diri tutan şey şüphedir, meraktır, sorgulamaktır. Ne zaman ki insan, bildiğini zanneder ve sorgulamayı bırakır, işte o zaman aklı karanlığa gömülmeye başlar. Çünkü hakikate ulaşmak, durağan bir süreç değildir; aksine sürekli bir çabanın, yenilenmenin ve anlam arayışının sonucudur.

Düşünce dünyamız, tıpkı bir fener gibi ancak ışık yaydığı sürece etrafını aydınlatır. Fakat kişi, “Ben zaten biliyorum” dediğinde, o fenerin içindeki ışık sönmeye başlar. Kendi doğrularına körü körüne bağlanan insan, başka bir gerçeğin mümkün olduğunu düşünmez hale gelir. Bu da onu zamanla eleştiriye kapalı, değişime dirençli ve hakikate sağır biri yapar. Oysa dünya, bilginin her an değiştiği, yeni keşiflerin yapıldığı, farklı bakış açılarının değer kazandığı bir yerdir. İnsan ancak sorgulayarak gelişir, ancak merakı sayesinde ilerler.

Tarih boyunca büyük medeniyetler, sorgulayan zihinlerin eseridir. Bilimi, felsefeyi ve sanatı inşa edenler, sürekli sorular soran ve cevaplarıyla yetinmeyip daha fazlasını arayanlardır. Sokrates’in “Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmez” sözü de tam olarak bunu anlatır. Gerçek bilgiye ulaşmak için her daim sorular sormak, her cevabı yeniden değerlendirmek gerekir.

Peki, insan neden sorgulamaktan vazgeçer? Çoğu zaman bunun sebebi, rahatlığa olan düşkünlüktür. Yeni bir şey öğrenmek, mevcut bilgiyi sarsabilir ve insanı belirsizliğin içine çekebilir. Bu yüzden pek çok kişi, bildiklerine sıkı sıkıya sarılır ve yeni fikirlere kapılarını kapatır. Oysa asıl cesaret, kendi bildiklerini bile sorgulayacak kadar açık fikirli olmaktır.

Zihin, sorgulamadığında körelir. Kendi düşüncelerini mutlak doğru kabul eden kişi, çevresindeki farklı seslere kulaklarını tıkar. Farklı fikirlere kapalı bir insan, sadece kendisinin haklı olduğuna inanır ve bu inanç, onu zamanla dogmatik bir karanlığa sürükler. İşte bu yüzden her insan, kendine şu soruyu sormalıdır: “Gerçekten biliyor muyum, yoksa bildiğimi mi zannediyorum?”

Düşüncenin körleşmemesi için, sorular sormaktan asla vazgeçmemeliyiz. Bildiklerimizi her daim gözden geçirmeli, yeni perspektifler aramalı ve gelişime açık olmalıyız. Ancak bu şekilde hakikate yaklaşabiliriz. Unutmamak gerekir ki, sorgulamayan bir zihin, kendi ışığını söndürür ve karanlığa teslim olur.

İnsan içinde yayınlandı.Etiketler:
© 2025 Rafet ÇAĞLAR
Email: posta@rafetcaglar.com.tr
Write me a message

    * I promise the confidentiality of your personal information