Blog

Perde Açıldı, Değerler Kapandı

Aşağı kaydırın
Rafet ÇAĞLAR
Rafet ÇAĞLAR
Yazmak
  • Şehir:
    İstanbul | Ankara
  • Mobil:
    0552 224 55 00

12 Eylül 2025

07:58

Rafet ÇAĞLAR
Metni dinle
0:00 / 0:00

Hepimiz bir şekilde “Hababam Sınıfı”nı izledik. Gülerek, eğlenerek, bazen gözlerimiz dolarak… Sanki kendi gençliğimizin yaramazlıklarını, sınıf arkadaşlarımızı, okul kantinindeki muhabbetleri hatırlattı bize. O yılların saf ve samimi havası içinde, kimse bu sahnelerin arka planını sorgulamadı. Çünkü o perde sadece eğlence için açılmıştı zannettik. Meğer perde açıldıkça, bazı değerlerin üzeri örtülüyormuş da farkında değilmişiz.

  • Ders asmalar, okuldan kaçmalar, öğretmene saygısızlıklar, kopya çekmeler…
  • İçki, sigara, lakap takmalar, alay etmeler…
  • Lisede ilişki, evlilik dışı çocuk gibi meselelerin gülerek geçiştirilmesi…
  • Hile, sahtekârlık, sınıfta kalmanın dahi eğlenceli gösterilmesi…

Bunlar yıllarca ekranlarımızda döndü. Ve biz her defasında, “Aman ne olacak canım, gençlik işte!” diyerek güldük, geçtik. Oysa hiçbir şey geçmedi. Tam tersine, zihnimize yerleşti, dilimize pelesenk oldu, hayatımıza sirayet etti.

Toplum mühendisliği öyle bir şeydir ki, önce sizi güldürür, sonra yavaş yavaş değiştirir. Alıştıra alıştıra, sorgulatmadan, içselleştirerek… İşte bu yüzden, bir zamanlar mizah kılıfına sarılıp önümüze konulan bu filmler, sadece birer komedi yapımı değildi. Aynı zamanda birer sosyal deneydi. Ve biz bu deneye gönüllü olarak katıldık.

Kimse çıkıp da sormadı o dönemlerde: “Neden hep öğretmenler karikatürize ediliyor? Neden okul bir başkaldırı mekanı gibi sunuluyor? Neden sorumluluk, aile, edep, ahlak gibi kavramlar ya alaya alınıyor ya da hiç yer verilmiyor?”

Gariptir…
Aynı karakterler “Gençliğe Hitabe”yi ezbere biliyorlardı ama öğretmene saygı duymayı bilmiyorlardı.
Evet, sahnede milli duygular vardı ama perde arkasında değer erozyonu sessizce işliyordu.

Bu çağdaş görünümlü kahramanlar, ezbere bildikleri “Gençliğe Hitabe”de aslında okumadılar:

“Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen; vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!”
(Bahaneye sığınmayacaksın, zor diye geri durmayacaksın. Sorumluluk seni çağırıyorsa, koşacaksın.)

“Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.”
(Her şey zor olabilir, ortam bozulmuş olabilir, herkes pes etmiş olabilir… ama sen etmeyeceksin.)

“Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş…”
(Hileyle, sahtekârlıkla, düzenbazlıkla zemin kaybedilmiş olabilir. Ama sen hileye değil, hakikate dayanacaksın.)

“Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.”
(Toplum yorgun olabilir, moralsiz olabilir. Ama senin azmin, onların ümitsizliğini yenecek güçtedir.)

“Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!”
(Ne olursa olsun, senin görevin bellidir: Ayakta kalmak, korumak, direnmek.)

“Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
(Senin içindeki iman, karakter, inanç ve asaleti unutma! Başkasına değil, özüne güven!)

Ayrıca bakınız, Atatürk’ün net duruşları:

Disiplinsizlik, Dersi Asma, Okuldan Kaçma
“Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı yüksek bir topluluk hâlinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.”
(Eğitimden kaçan, aslında özgürlüğünden kaçmış olur. Dersi asmak, sadece dersten değil, sorumluluktan da kaçmaktır.)

Saygısızlık, Alay, Lakap Takmak
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.”
(Alayla değil, saygıyla büyünür. İnsanlara değer vermeyen, ilme de varamaz.)

İçki, Sigara, Hile, Evlilik Dışı İlişki
“Ahlak, faziletin temelidir. Ahlakı olmayan bir milletin, istiklali de uzun ömürlü olmaz.”
(Keyfe dayalı yozlaşmaların toplumsal felaketlere yol açtığını çok iyi biliyordu.)

Hile ve Kopya
“Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.”
(Sadece zekâ yetmez; ahlak olmazsa başarı çürük temellidir.)

Sınıfta Kalma ile Alay Etmek / Öğretmeni Küçümsemek
“Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.”
(Öğretmene gösterilen saygı, aslında geleceğe gösterilen saygıdır.)

Bugün dönüp baktığımızda, gençliğin yaşadığı kimlik karmaşasının, saygı eksikliğinin ve disiplin sorunlarının izlerini o yılların ekranlarında bulmak mümkün.
Çünkü ekran, sadece bir yansıma değil; aynı zamanda inşa alanıdır.

Ve biz, kendi inanç ve değer dünyamızla örtüşmeyen pek çok şeyin inşasına seyirci kalmışız meğer.

Şimdi artık daha uyanık olmak zorundayız. Her film, her dizi, her sahne… Bir mesaj taşır. Ve bu mesaj ya inşa eder ya ifşa eder. Biz neyi seçiyoruz?

Kültür, sadece geçmişten gelen değil; bugünden şekillenen bir mirastır. Ve biz bu mirası neyle doldurursak, çocuklarımıza onu bırakacağız.

Bu yüzden artık gülerek izlediğimiz her komedi filmine, her programına daha dikkatli bakmalıyız. “Sadece eğlence” diyerek geçiştirdiğimiz şeyler, belki de değerlerimize yöneltilmiş zarif tuzaklardır.
Gerekirse bu yapımlar dışlanmalı, eleştirilmeli, sorgulanmalıdır. Çünkü sırf popüler diye her şey kabul edilmemeli. Zarafet kisvesiyle gelen yozlaşmaya karşı sessiz kalmak, suça ortak olmaktır.

Bugün artık milli ve manevi değerlere sahip insanların daha net duruşlara ihtiyacı var.
Savundukları inancı gerçekten tanımalı, peşinden gittikleri liderleri sadece afişlerde değil; fikirlerinde ve hayatlarında yaşatmalıdır.
Ve en önemlisi, bu inançları yok etmeye çalışan girişimleri uzaktan izlemekle yetinmemeli, fark etmeli, fark ettirmeli, karşısında durmalıdır.

Çünkü değer dediğimiz şey, sadece hatırlanarak değil; korunarak yaşatılır.

Rafet Çağlar
“İnançlarını savunmayanlar, zamanla inandıklarını unuturlar.”

Toplum içinde yayınlandı.
© 2025 Rafet ÇAĞLAR
Email: posta@rafetcaglar.com.tr
Bana yazın

    * I promise the confidentiality of your personal information