Sabahın erken saatlerinde, pencereden güneşin doğuşunu izlerken yan caddede yürüyen birini gördüm. Muhtemelen işe gidiyordu. Sigara paketinde kalan son dalı aldıktan sonra boş paketi yere attı. Oysa 14 adım sonra hemen önünde bir çöp konteyneri vardı. Bu sahne, toplumumuzda sıkça karşılaştığımız duyarsızlıkların bir örneği. Burnunu silip peçeteyi yere atanlar, arabada içtiği kola kutusunu yolun ortasına atanlar, yere sümkürenler ve balgam ile tükürenler… Bu liste uzayıp gider.
Neden böyle yapıyoruz? Belki de bazı alışkanlıklar, çevremizi kirletmenin normal olduğu bir toplumda büyümekten geliyor. Çevremizde herkes yere çöp atıyorsa, biz de farkında olmadan bunu kabul etmiş oluyoruz. Çevreye zarar vermenin ne kadar kötü sonuçları olabileceğini tam olarak bilmiyoruz belki de. #Eğitim ve bilinçlendirme eksikliği de bu davranışları tetikleyebilir.
Bir de anlık düşünce ve rahatlık meselesi var. O anda aklımız başka bir şeyle meşgul olabilir ve çöpü yere atmak daha kolay ve hızlı bir çözüm gibi gelebilir. Az ilerideki çöp konteynerine atmak yerine anlık rahatlık tercih ediliyor. Ayrıca, başkalarının ve çevrenin temiz ve düzenli olmasının kendi sorumluluğumuz olmadığını düşünüyoruz belki de. #Empati eksikliği de çevreye zarar verme konusunda duyarsızlığa yol açabilir. Çevremizdeki insanların da bu şekilde davrandığını görünce, bu durumu normal kabul ediyoruz.
Peki, bu durumu nasıl düzeltebiliriz? Eğitim ve farkındalık kampanyaları bu konuda çok önemli. Çocukluktan itibaren #çevre bilincinin aşılanması gerekiyor. Okullarda ve medyada bu konuda daha fazla yer verilmesi şart. Ayrıca, cezai yaptırımların artırılması da caydırıcı olabilir. #Toplum olarak hepimizin bu konuda sorumluluk alması ve çevremize saygı göstermesi gerekiyor. Ancak bu şekilde daha temiz ve yaşanabilir bir dünya yaratabiliriz.